5 Eylül 2017 Salı

Duru ile ergenliğe adım adım

 Duru her geçen gün hal ve hareketleriyle büyüdüğünü bize gösteriyor.
 Bir gün aynanın karşısında saçlarını şekilden şekle sokarak tarıyor. Mesela bir kalemle saçının önünden sarkan bir tutamı sarıyor ve bukle yapıyor.
 Bir başka gün eline cep telefonumu alıp, kulağına kulaklıklarını takıp, sallana sallana müzik dinliyor.
 Öyle tuhaf bir duygu ki bu. Bir yandan gülümsetiyor beni bir yandan gurur duyuyorum onun bu halleriyle. Bir yandan birkaç dakika sonra yaptığı bir saçmalık için çok kızıyorum ona. Tepkilerime hakim olamayıp, bağırıyorum. Kırıyorum onu. Onu kırdığım zaman agresifleşiyorum. Agresifleşince herkesi daha fazla kırıyorum. Hem neden böyle oldu şimdi, biz niye tatlı tatlı geçinemiyoruz ki diye kendime kızıyorum hem de bu kızgınlığın hıncını yine tüm ev halkından çıkarıp geriyor ve geriliyorum.
 Bu hisler içinde anlıyorum ki ergenlik hiç bitmeyen bir yolculuk galiba. Hadi Duru yeni yeni ergen tavırlar takınıyor o yüzden arada dengesizlikler yaşaması normal.

Arda Büyüyünce Baba Olacakmış

Arda büyüyünce baba olacağını söyledi geçen sabah durup dururken.
Çok şaşırdım ,daha önce duymamıştım hiç böyle bir şey söylediğini. Anneme söylemiş ama daha önce. Sabah uyanmış ancak henüz yataktan kalkmadan keyif yapıyorken ,bizim diyaloğumuz şöyle gelişti.
Arda: Anne ben büyüyünce baba olacağım.
Ben: Yaaa. Baba olunca ne yapacaksın ?
Arda: Arabaya bincem, öbür koltuğa oturcam.
 Çocuk araba kullanmak istiyor resmen. Bu erkeklerde doğuştan gelen bir istek, doğuştan gelen bir yetenek kesinlikle. Biraz ayaklanıp, kendi başına oyuncaklarla oynamaya başlayınca neden daha hiç arabaları yokken ellerine aldıkları her nesneyi araba gibi sürüyorlar yerde ? İşte bu yüzden. Genlerinde var olan sürücü yetenekleri sayesinde. Biz de bu hareketlerini gördükten sonra araba almaya başladık Arda ya. Minicik bir arabayla uzuuun dakikalar oynayabiliyordu. Koltukların kenarında arabalarını dizip, sürüyordu. Hatta o koltukların kenarlarına kollarımızı dayadıysak, zorla çekip, boşaltıyordu koltuğun kenarlarını.
 Şimdilerde biraz daha hoplamalı zıplamalı, dans etmeli oyunlar oynuyor. Arabalara daha doğrusu oyuncaklara ilgisi azaldı. Ama tabii bunda yaz tatilinde olan ablasının evde olması ve onunla kudurmanın arabalarla oynamaktan daha keyifli olması büyük rol oynuyor olmalı.



Duru Hayatın Anlamını Çözüyor

 Duru da Arda da çok başka düşünüyorlar. Genel olarak çocukların aklı bir başka çalışıyor aslında. Biz onlara bir şeyler söylerken onların aklından neler geçebileceğini anlıyoruz böylece.
 Pazar günü kanallar arasında gezerken bir magazin programında bu yıl içinde evlenen ünlü çiftlerin birbirlerine nasıl evet dediklerini izledik. Duru hemen düşünmeye başladı anlaşılan ki soruyu yapıştırdı yine.
Duru: Anneee ben evlenirken ''evet'' mi demeliyim  yoksa ''sonsuza kadar evet'' mi demeliyim ?
Ben: Bilmem. Bence sadece evet demen yeterli.
Duru: Bence de ben sadece evet diyeyim. Sonsuza kadar evet dersem boşanamam sonra !!!
  İşte bu dedim içimden . Kimseye sonsuza dek bağlı olmak zorunda olmadığını bu yaşta anlaması
ne güzel ve böyle düşünebildiği bir ailede yetiştiği için ne şanslı.
  Umarım hep böyle özgüvenli devam edebilirsin hayatına canım kızım.
  Başlıkta da dediğim gibi Duru hayatın anlamını çözüyor her geçen gün. Ama bizim hiç bakmadığımız açılardan ve hep başka şekillerde. O çözdükçe ve bize kendi ipuçlarını verdikçe de aydınlanıyoruz .Kalıplarımızdan kurtulup , onun baktığı yerden bakınca gülümsüyoruz ,biz bunu hiç düşünememiştik diye.