23 Ekim 2013 Çarşamba

Kitaplar ve Çocuklar

 Dünkü yazımda bahsetmiştim.Gece uykusuna hazırlık ritüellerimiz arasında uyumadan önce hangi kitapları okuyacağımızı seçmemiz de var.Önce o gece kaç kitap okuyacağımız ile ilgili pazarlık yapıp,sonra bu sayıya göre seçilen kitapları okuyoruz.
 Öyle edebi değerler taşıyan eserler okumuyoruz ama bizim de seçici olduğumuz bazı noktalar var.Ben evde bulundurduğum kitapları çocuk klasikleri arasından seçmemeye gayret ediyorum.O klasikler arasında öyle hayret verici tanımlamalar ve konu işleyişi var ki bazen nasıl toparlayacağımı bilemiyorum.Zaten toparlayayım derken her seferinde başka cümleler kuruyorum ki bu Duru nun gözünden kaçmıyor ve küçük çaplı bir tartışma başlıyor.
''Hayır öyle değil annem.''
''Evet haklısın kızım,öyle değil ama böyle de olmamalı bir çocuk kitabı ''diyemiyorum.
Bu gibi bir durumla karşılaşmamak için de o kitapları dolapların derinliklerine kaldırıyorum.
''Parmak Kız'' kitabı mesela ....
Bir çocuğun algısı ile küçücük bir kız olan bu zavallıcık,kimle karşılaşsa evlenmeye zorlanıyor,
nerelere kaçacağını bilemiyor.Etrafında sürekli benim olacaksın diye dolaşan karakterler var.
İnanılır gibi değil gerçekten.
 Gelelim biz neler okuyoruza.
 Biz mini mini kitaplar okuyoruz.Ama gerçekten her gün 3 tanesini en az birer kez okuduğumuz bu kitaplarda beni rahatsız eden herhangi bir cümle olmadı henüz.Algılayamamış olma ihtimalime karşı henüz diyorum.Belki zamanla algılarım açılır ve bir olumsuzluk sezerim.Bunu zaman gösterecek.

Timaş Çocuk Yayınları ndan çıkan ''Mini Masallar'' serisinin bazı kitapları var elimizde.


-Çekmece Çekçek ...Derli Toplu Olmak
-Pembe Kulak ...Söz Dinlemek
-Acı Biber Çatçat ...Tatlı Dilli Olmak
-Tonton ve Arkadaşları ...Grup Bilinci
-Vak Vak Vaki ...Kararlılık
-Panda Pandi ...Merak (Sanki kardeş sevgisine de ucundan değiniyor)

Yine Timaş ÇocukYayınları ndan çıkan ''Mini Mini Fabllar'' serisinin bazı kitapları var bir de.



-Küçük Tıptıp ...Fedakarlık
-Vız Vız Arı ...Azimli Olmak
-Kırmızı Balık Lili ...Empati
-Sarı Vosvos Dütdüt ...Tutumluluk
-Silgi Sil Sil ...Düşünmeden Hareket Etmek
-İncir Ağacı İnci Hanım ...Yaşama Sevinci
-Uzun Kulak Tavşan ...Sorumluluk
-Benekli Havhav ...Doğru Sözlü Olmak
-Çilli Horoz ...Pişman Olmak

Bir diğer serimiz Akvaryum Yayınevi nden çıkan ''Küçük Evden Masallar'' serisi




-Hop Hop Tavşan ın Süpürgesi
-Ağaç Kurdu
-Mavi Yengeç
-Gakgak ın Uykusu Kaçınca
-Acemi Doktor
-Küçük Kangru ve Gölgesi

Bu kitaplar dışında bayılana kadar okuduğumuz bir Pocoyo serimiz var.
Bu seri Pocoyo adlı TV programından alıntı yapılarak hazırlanmış bir Yumurcak Dünyası serisi.
Pocoyo ya hayran olduğumuz ve çılgınca takip ettiğimiz dönemde okuduğumuz ve sonunda fenalık geçirdiğimiz bu seri şimdilik kitaplıkta durmasına rağmen çok şükür pek rağbet görmüyor şu ara.
 

Bir de sanıyorum yine TV programından alıntı yapılarak hazırlanan bir ''Kahverengi Ayıcık'' serimiz var.
Yumurcak Yayınları nın bir serisi ve biz sadece aldığımız günlerde bizi oldukça zorlayan konuları işleyen 4 tanesini aldık bu serinin.Serinin diğer kitaplarını da kitabın arka kapağından görebilirsiniz.Konuların başarılı işlendiğini düşünüyorum.Biz özellikle ''Doktorda'' konulu olanı hala ihtiyaç duydukça anıyoruz.
''Kahverengi Ayıcık nasıl duruyordu doktorda???''  gibi mesela.




Son günlerin favori kitabı ise Tübitak Yayınları nın ''Sinirlerine Hakim Ol'' kitabı.
Kitapla ilgili çok büyük bir hata var bence.Özellikle kitabı sizi dinlerken resimlerini dikkatle inceleyen bir çocuğa okuyorsanız,sizi oldukça zora sokan ve ''Tübitak Yayınları nın kitabı da böyle olursa ...'' dedirten bir hata.



Kitabın bir sayfasında bir çocuk ismi verilerek bir sorundan bahsediliyor,hemen yanındaki sayfada ise sorunun nasıl çözümlendiği anlatılıyor.Ama her iki sayfada ortak olan tek bir çocuk resmi yok.
Sonra sorular başlıyor.
-''Bu çocuğu kim ısırmış?''
-''Bu çocuk''
-''Bu niye suyun altında?''
-''Bunun topunu alıp kaçtığı için,bu batırmış'' (bu arada top başka bir çocuğun elinde)
-''Hııııı'' (hiç inanmadı çünkü sarışın,esmer,kumral birbirinden farklı bolca çocuk resmi ama olay örgüsünden bağımsız hepsi de)

Daha önce de Duru ya Tübitak Yayınları nın ''Her Zaman Her İstediğin Olmaz'' isimli bir kitabını okumuş ve onda da içerik olarak olumsuzluklar görmüştüm.
Biz bu kitabı Duru nun ''İstemiyorum işte!'' yada ''Şimdi istiyorum işte!'' tepkilerine bir çare olur mu diye almıştık.Ama kitabın konusu kardeşi olunca annesinin onu sevmediğini düşünüp,evi terkeden bir ayıcığın hikayesi çıktı.
Ayıcığın annesine haber vermeden alıp başını gitmesini nasıl açıklayacağımı bilmediğim için ve kitabın adıyla konusunun çooook dolaylı bir alakası olduğunu düşündüğüm için kaldırdım derinlere bir yerlere.

Yeni kitap maceraları ile yine görüşmek dileğiyle ...





22 Ekim 2013 Salı

Tatil Dönüşü

Uzuuun zamandır beklenen mucizevi 9 günlük tatilin ardından kendine gelemeyenlerden biri de benim pek tabiki . Hoş ben yaz tatilinden sonra kendime gelebildiğimi de söyleyemeyeceğim hala...
Tatil sonrasında herşey saçma ve gereksiz geliyor benim gözüme.

9 günlük bu süreçte ben korkunç bir tatil de yaşadım, sakin bir tatil de yaşadım.
Yoruldum da dinlendim de
Yani oldukça eserli bir ruh halim vardı ve dolayısıyla daldan dala kondum durdum...

Duru genel olarak huy değiştirdiği için beni çok zorluyor.
Her şeye ama aklınıza gelecek herşeye ''ben '' diyor.
'Ben yapacağım' ,'Ben söyleyeceğim', 'Ben açacağım' , ben,ben,ben....

Misal süt içip,yatacak (bekle hazırlayıp getireyim di mi?)
-Dolaptan bardak alınacak-ben
-Buzdolabından süt alınacak-ben
-Mikrodalgaya konulacak-ben
(Tabii bu arada elinde süt dolu bardakla fırının kapağını açmaya çalışırken ,süt çalkalanıyor,birazı dökülüyor.)
''Önemli değil annem,sileriz'' diyor.Deliriyorum ben bu arada...
Bitmediii,
-Süte koyacağı nesquik dolaptan alınacak-ben
-Kapağı açılacak-ben
-Bardağa dökülecek,kaldırılacak vs vs -ben
-Dolaptan pipet alınacak-ben
Ohhh nihayet bitti, içecek artık sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz
-İçi süt dolu,pipetli bardak salona taşınacak-ben
Kazara bunlardan birini yapmaya kalkışırsanız kavga ,kıyamet,gözyaşı veee cinnet geçiren bir anne ile iki kat daha yoğun etkili çığlık ....
Bir gece daha böyle sona eremiyor,sadece sona ermeye hazırlanıyor.
Daha bunun,dişini fırçalama,gece okunacak kitapları seçme,kaç kitap okunacağı hakkında pazarlık yapma,ışığı kapatıp,gece lambasını açma vs vs gibi artçıları var.
Ve tüm bunlar ben de bir cinnet ,cinayet hali yaratıyor doğal olarak.




4 yaş sendromu olma olasılığı yüksek olmakla beraber,hastalığının sürmesinin de etkisi var.
Bayramdan önceki hafta sonu öksürüyor diye doktora götürmüş,ayrıca 1 hafta kadar önce antibiyotik kullandığımızı ,kulağındaki sorunun iyileşip,iyİleşmediğini de kontrol etmesini istemiştik.
''Aman gözünüz aydın,kulağında sorun yok.öksürük için bu şurubu kullanın,sorununuz geçmezse pzt. yarım gün çalışıyorum,tekrar gelin görüşelim'' dedi doktor.
Bizimki pazar günü yıktı ortalığı kulağım ağrıyor diye.
Pzt tekrar gittik doktora.
''Aaa orta kulak iltihabınız tekrar etmiş.7 iğne'' dedi doktor.
İğne yerine şurup aldık biz,çünkü doktora güvenemedik,
Bir gün önce geçmiş deyip,ertesi gün 7 iğne verince inandırıcı gelmedi.
Bayramın 3 . günü Balıkesir e gittik.
Sinan ın abisi muayene etti ve ''ya çocuklar bu çocuğun kulağında galiba böcek var ''dedi.
Hastaneye gittiler,oradaki aletler daha gelişmiştir diye.Hakikaten böcek varmış.
Ben bilmezdim ama ''kulağa kaçan'' diye tanınan bir böcek varmış.Çoğu kimse bilirmiş bunu.Hani şu marulların içinde sıkça görülen böcek buymuş.
Evden kbb uzmanını çağırdılar,bayram günü adamcağız İzmir den gelen insanlar yüzünden kalkıp,hastaneye gelmiş ve böceği çıkardı.
''Şimdilik bu şişe antibiyotik bitene kadar kullanın,ama sonra mutlaka bir uzmana gidin ve
kulak zarındaki iltihabı dışarı çıkarsın,çünkü bunun antibiyotik ile geçeceğini sanmıyorum ''dedi.
İlaç koleksiyonumuza birkaç ilaç daha ekledik böylece...


Bunlar da gerdi beni tabii ama bir de regl öncesi durumlar...
Tam cinnet geçirmeliktim ve hatta cinayet işleyen kadınların bu durumu hafifletici neden sayılmalı
diye de karar verdim.
Hepimizin ortak fikri budur diye düşünüyorum.Yanılıyor muyum?

Duru ile şiddetli geçimsizlik

Ben biraz daha sakin davranmaya çalışıyorum Duru ya karşı.
Her ne kadar zorlansam da deniyorum.
Her şeyi ama her şeyin her aşamasını ben yapacağım diye çıkması delirtiyor beni.
Misal süt içip, yatacak (bekle hazırlayıp getireyim di mi?)
-dolaptan bardak alınacak-ben
-buzdolabından süt alınacak-ben
-mikrodalgaya konulacak-ben
(Tabii bu arada elinde süt dolu bardakla fırının kapağını açmaya çalışırken ,
süt çalkalanıyor, birazı dökülüyor.)
''Önemli değil annem, sileriz'' diyor. Deliriyorum ben bu arada...
Bitmediii,
-süte koyacağı nesquik dolaptan alınacak-ben
-kapağı açılacak-ben
-bardağa dökülecek, kaldırılacak vs vs -ben
-dolaptan pipet alınacak-ben
Ohhh nihayet bitti, içecek artık
sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz
-içi süt dolu, pipetli bardak salona taşınacak-ben
Kazara bunlardan birini yapmaya kalkışırsanız
kavga ,kıyamet, gözyaşı veee cinnet geçiren bir anne ile
iki kat daha yoğun etkili çığlık
Bir gece daha böyle sona eremiyor, sadece sona ermeye hazırlanıyor.
Daha bunun, dişini fırçalama, gece okunacak kitapları seçme,
kaç kitap okunacağı hakkında pazarlık yapma,
ışığı kapatıp, gece lambasını açma vs vs gibi artçıları var.

21 Ekim 2013 Pazartesi

Yok artık

Duru genel olarak huy değiştirdiği için beni çok zorluyor.
Her şeye ama aklınıza gelecek her şeye ''ben '' diyor.
'ben yapacağım' ,'ben söyleyeceğim', 'ben açacağım' , ben,ben,ben....
Bu ben de bir cinnet ,cinayet hali yaratıyor doğal olarak.
4 yaş sendromu olma olasılığı yüksek olmakla beraber,
hastalığının sürmesinin de etkisi var.
Bayramdan önceki hafta sonu öksürüyor diye doktora götürmüş,
ayrıca 1 hafta kadar önce antibiyotik kullandığımızı ,kulağındaki sorunun iyileşip,
iyileşmediğini de kontrol etmesini istemiştik.
''aman gözünüz aydın, kulağında sorun yok. öksürük için bu şurubu kullanın,
sorununuz geçmezse pazartesi yarım gün çalışıyorum, tekrar gelin görüşelim'' dedi doktor.
Bizimki pazar günü yıktı ortalığı kulağım ağrıyor diye.
pazartesi tekrar gittik doktora.
''aaa orta kulak iltihabınız tekrar etmiş. 7 iğne'' dedi adam.
İğne yerine şurup aldık biz, çünkü adama güvenemedik,
Bir gün önce geçmiş deyip, ertesi gün 7 iğne verince inandırıcı gelmedi.
Bayramın 3 . günü Balıkesir e gittik.
Sinan ın abisi muayene etti ve ''ya çocuklar bu çocuğun kulağında galiba böcek var ''dedi.
Hastaneye gittiler, oradaki aletler daha gelişmiştir diye.
hakikaten böcek varmış.
Evden kbb uzmanını çağırmışlar, adam çıkarmış.
''şimdilik bu şişe antibiyotik bitene kadar kullanın, ama sonra mutlaka bir uzmana gidin ve
kulak zarındaki iltihabı dışarı çıkarsın, çünkü bunun antibiyotik ile geçeceğini sanmıyorum ''demiş.
ilaç koleksiyonumuza birkaç ilaç daha ekledik böylece...

4 Ekim 2013 Cuma

Haftasonu

Bugün haftanın son günü ve her zamanki gibi daha hafta başından bizim haftasonunda nelerle uğraşacağımız belli.
Aman dilimizi ısıralım da ani problemlerle o çok da istemediğimiz şeyleri bile yapmaktan mahrum kalmayalım.
Bu hafta sonu zorunlu bir alışveriş ve bir nikah var.Aslında aynı gün bir de kuaför ziyareti olacaktı ama hepsini halletmeye çalışayım derken nikahı kaçırabilirim ve bunun için çok kızarım kendime.
O yüzden sanırım kuaför işini pazar gününe ertelemek en mantıklısı olacak.
Pazar günü bir önemli işimiz daha var.Havanın ani soğuması ne giysem problemine yeni bir boyut kazandırdı.Ortalarda duran birkaç uzun kollu da kullanılınca  artık sanki bir daha hiiiiç kullanılmayacakmış gibi büyük bir zevkle kaldırdığımız kışlık veya yarı kışlıkları çıkaracağız.
Aslında ben bu saçma gibi görünen işleri yapmayı seviyorum çünkü bu işlere bir başlayınca farkında olmadan toparlanma işini abartıp,pırıl pırıl bir eve sahip oluyorum.Uzun sürmüyor olabilir bu derli topluluk hali ama bir iç huzuru verdiği muhakkak.
Aaaa nerdeyse unutuyordum.Bu pazar günü için yapmayı planladığım ,hatta yapmaya and içtiğim bir küçük iş daha var.Duru nun yatağını büyütmek.Yani yanındaki küçük etajerleri çıkarıp,yatağı benim içinde kullanışlı hale getirmek.

Defalarca benzer cümleler kurup;''Kızım bak,dizim ağrıyor.Sen yatağına yat ben de yerde yatayım.Senin yatağına benim bacaklarım sığmıyor.''dedim.Ama yok sonuç alamadım hiç birinde.Ya yere inip benim yanıma yattı ki bu yatak bulunan bir odada halı üzerine kıvrılmış iki insan görüntüsü verdiği için çok saçma oldu ya da ''Annem sen şimdi yat,üzülme.Babam benim yatağımı büyütünce rahat rahat yatarsın.'' diye beni teselli etti.
Türlü denemelerle yalnız yatmasını sağlamaya çalıştım ama zaman zaman travmatik tepkilerle karşılaşıp,''Amaaan zamanla beni yanında kendisi istemeyecek zaten,hazır bana sarılıp uyumayı istiyorken,ohh mis gibi sarılıp,uyuyayım kuzuma'' deyip,vazgeçtim.
Eee madem vazgeçtim kendi yatağımda tam gece yatmaktan (ne de olsa Duru nun yatağında başlayıp,kendi yatağımda devam eden ve bazen sabah yine Duru nun yatağında biten vardiyalı bir uyku düzenim var.) o halde olayı kendim için konforlu hale getireyim bari.
Neyse artık hafta sonuna psikolojik olarak da hazırım ve hepinize iyi ve az yorucu bir hafta sonu diliyorum.

2 Ekim 2013 Çarşamba

Ne ile Uğraşmalı ?

 Zaman zaman çok bunalır insan.Ne yapsam ne etsem de biraz kafamı dağıtsam diye düşünür.
 Eskiden olsa işin içinden çıkamadığım böyle zamanlarda kendimi uykuya verir,ne yapacağıma bu arada karar vermiş olurdum.Ama artık eski geniş zamanlar yok.Öyle oraya buraya savrulup,aman uyurken bir fikir bulurum ne de olsa diye oyalanmak yok.
 Bir dönem kendimi örgüye vermeme,bir dönem yabancı dil kurslarına gitmeme,bir dönem açık öğretimde yeni bir bölüm okumama neden olan itici güç aslında tamamen birşeyler ile oyalanma ihtiyacımdı.
 Sonra artık ders çalışmasız,sınavsız uğraşlar istediğimi farkettim.Ve gerçekten el becerisi ve göz zevki gerektiren keçe obje çalışmaları ve kıyafet yenileme tarzı işler edindim kendime.
 
 Duru nun doğumu için yaptım ilk önce.
 Kapı süsü,misafirlere dağıtılmak üzere küçük hediyeler ve bu hediyelerin koyulacağı sepet....
 (Kapı süsünün fotolarını bulamıyorum:( ,sepeti de içinde 1 yaş doğum günü hediyelerinin olduğu halde aşağıda bir yerlerde görebileceksiniz. )  



                                                                                                                                                                                
 Sonra Duru nun 1.doğum günü için küçük hediyeler veeee yukarıda sözünü ettiğim sepet ...





                                                                                                                                                       Benim küçük kızımın doğumundan sonra bir arkadaşımın oğlu olacağını öğrendik ve bu kez O nun oğlunun odası için birlikte oda takımına uygun aksesuarlar yaptık.
 


 




 Daha sonra bu küçük oğlanın yani Duru nun deyişiyle Küçük Özgür ün doğumgünü kutlaması için hazırlıklara başladık.Zaman gerçekten çok çabuk geçiyormuş.Şimdi kronolojik olarak yazmaya çalışayım derken bunu tekrar idrak ettim.:)
 Küçük Özgür ün diş buğdayını da doğumgünü ile birlikte kutlayalım dedi annesi ,sevgili arkadaşım Gonca.Hal böyle olunca ortaya bunlar çıktı.


 
 
 Biz bunlarla uğraşırken bu kez Duru nun 2.yaş günü yaklaştı ve pek tabii hazırlıklar yine başladı.
Artık magnet olmasın zira insanların buzdolabının üzerinde yapıştıracak yer bırakmadık diyerek,bu kez bir yerlere mesela kapı kollarına asabilecekleri bir çalışma yapmak istedim.Ve ortaya bu çıktı.
 


 Bu arada ben bu işleri çok sever oldum.Sürekli bir bahane olsa da yine keçe ile birşeyler yapabilsem diye düşünürken buldum kendimi.Sonra bahaneye ihtiyacım olmadığına karar verip rahatladım.Madem ben keçelerle haşır neşir olmaktan hoşlanıyorum o halde neden yapıp,hediye etmiyorum ki insanlara dedim.
 Taaa okul yıllarından arkadaşım olan ve ne yazık ki artık İzmir de değil İstanbul da yaşayan sevgili arkadaşım Aylin in küçük oğlu için de bir oda süsü yapmak istedim.
  




 Daha sonra sıraya doğum yapacak arkadaşlarım girdi.Onlar için kapı süsü ve misafirlere verilecek isme uygun hediyelikler yaptım.
 Önce yine taaaa ortaokuldan arkadaşım Özlem in Küçük Duru su için bir kapı süsü hazırladım.
 





 Sonra iş arkadaşlarımdan Selgün ün Minik Yağmur u için kapı süsü ve ismine uygun bir hediyelik hazırladım.

 

 
 

Şimdilerde keçe ile münasebetim yine küçük hediyelikler ve ev aksesuarları şeklinde devam ediyor.Örneğin yeni favorilerim bunlar ;
 
 






 Bu işlerden hala çok zevk alıyorum ama bir tembellik hasıl oldu bende.Elime aldığım zaman bir iki uğraşıp,sıkılıyorum.
Bu ara kitap okumaya eskisinden daha fazla zaman ayırmaya gayret ediyorum.Elimde en uzun kalan kitap bile iki haftada mutlaka bitmeli mesela.Zaman hesabını yaparken,kitapları sadece serviste işe gidip gelirken okuduğumu gözardı etmeyelim lütfen.

Günlerin Getirdiği

 Günlerin bana son günlerde getirdikleri genel olarak karamsarlık oldu.Hem havaların sürekli yağsam mı yağmasam mı karar
sızlığı ile homurdanıp,durması hem de Duru nun hastalığı etkili oldu bu durumda.
 Bir çocuk hasta oldu mu bütün dünyası değişiyor ya! Sonra yeniden normale dönünceye kadar tekrar hasta oluyor ya! Daha ilk hastalığın ruhsal arazlarını ortadan kaldıramadan yeniden başa dönüyoruz ya! İşte ben de buna hasta oluyorum...
 Biz hayatımızın ilk iğnesini yaptırdık geçtiğimiz hafta sonu.Yıllardır yalvarır dururuz doktorlara ''bizim çocuğumuz şurup içmiyor,bir şekilde içirsek de mutlaka kusuyor,enjeksiyon veremez misiniz?Biz de iyileştiğinden emin olsak...''
Her seferinde aynı cevabı alırız.
''Çok gerekmedikçe enjeksiyon önermiyoruz.''
Bu sefer önerdiklerine göre demek ki çok gerekiyordu.
İlk iğne ile ayağa kalktı diyebiliriz.
Şu günlerde asayiş berkemal,hatta bugün itibariyle iki gündür gitmediği okuluna da tekrar başladı.
Küçük kızım iyileştiği için mutluyum tabii ama çok daha enerjik ve umutlu günlerim de olmuştu...
İnsanların bir meşgalesi olmalı konulu postumu gün içinde yazacağım.Çünkü benim asıl derdim bu...
Not: Ben eski sözcükleri kullanmayı çok seviyorum.Birkaç sene önce işyerinde ''makul'' dediğim için arkadaşlarım çok dalga geçmişlerdi oysa eski sözcüklerin arasında en makul olan ''makul''dür.