31 Ekim 2010 Pazar

Duru alışverişte

Duru ilk kez Kipa alışveriş sepetine oturduuu.
Ayaklarını sallaya sallaya dolaştı markette.
Henüz dengede duramadığı için babacık ve ben ona destek olduk.
Ama hiç fotoğraf çekmemişiz bu sahneyi. Çok yazık!! :(
Bir süre sonra sıkıldı ve arabanın kenarlarını ısırmaya başladı. Kasaya ulaşınca eline, aldığımız
vanilya paketini tutuşturduk. Eve dönünceye kadar o paketi kemirdi. :)


**Duru, Hüseyin Abi lerin Duru ya aldığı at ile deliler gibi oynuyor. Videoya çektik. Çok komik :)
 

25 Ekim 2010 Pazartesi

Yorucu bir haftasonu

Hafta sonları çok ama çok yorucu..
Duru yla zaman geçirmek için hiçbir iş yapmamam gerekiyor.
Bir süre öyle yapıyorum bu kez ev yaşanılır bir yer olmaktan çıkıyor
Sinan a emanet edip evi toparlamaya kalkışıyorum,
Mutfaktan çıkamıyorum bu seferde, makinayı boşalt yerleştir ,o , bu derken gün bitip gidiyor.
Kendim için tek bir şey yapmıyorum. Aynı yani durumumuz bütün çalışan annelerle.
Ev dağınık olunca, pis olunca insan çok gergin oluyor.
Ama değişmek zorundayız.
Olduğu kadar olsun…Gerçekten…
Ayrıca çok çok hassas da davranmamalıyız, mikroplardan çok uzak steril bir ortam hazırlamak,
çocuğa yarardan çok zarar getirir.
Biraz mikropla da tanışması lazım.
Ben artık her gece sterilizatör çalıştırmıyorum.
Fırsat buldukça, eve erken gelince çalıştırıyorum.
Bu konuda çok ciddiyim.
Cumartesi günü, Ömrüm, Gönül, Ayşe geldi.
Onlar gittikten sonra da akşamına Sinan ın arkadaşı vardı ya Özgür-Fatma onlar geldi.
Onlar dinlenmemi sağlıyorlar aslında.
Çünkü onların da durumu bizden farklı değil,
Çocukla debeleniyoruz birlikte olunca,
Dönüşümlü çay içiyoruz falan
Ama aynı durumda başkaları olduğunu bilmek insanı biraz olsun rahatlatıyor.
Duru da çok mız mız..
Üst dişleri çıkıyor diye düşünüyorum.
Yani umarım öyledir.
Hiçbir şey yemiyor.
Dün ben de inat ettim.
Sen çorba yemezsen, kaşık maması yemezsen bende sana süt vermiyorum dedim.
En son 15.30 a kadar dayanabildim.
Açlıktan kriz geçirdi, ağlaya ağlaya helak oldu.
Dayanamadım verdim yine sütünü.
Nasıl olacak bilmiyorum, umarım geçici bir durumdur.
Bu  hafta sonu mızmızlık olayı.
Anneye naz da olabilir.
Hep anlatırlardı ama ben artık bariz görebiliyorum farkı.
İçerde babasıyla mutlu mesut oynarken, koridordan ben geçiyorum.
Görünce ağlamaya başlıyor.
Klasik anneye naz olayı sanırım.

15 Ekim 2010 Cuma

Büyümeye çalışıyoruz biz

Bu günlerde ayakta dururken elinin birini bırakıp düşmeden dengede kalmaya çalışıyor.
Ellerini bırakmazsa eğer park yatağının içinde tutunarak dört bir yanında dolaşabiliyor.
İştahı çoook azaldı. Sanırım artık üst dişler geliyor.
Bu akşam evimize erken geldik anneanneden. Minik kızımla oynamak için vakit bulduk.
Kızıma sağ el-sol el şarkısını söyledim. Ben ellerimle 1-2-3-4-5 diye sayarken ,kızım da
ellerini kaldırıp, parmaklarına sanki ilk kez görüyormuş gibi şaşkın ve meraklı baktı.