31 Aralık 2010 Cuma

İlk yılbaşımız

Bugün kızımın ilk yılbaşı gecesi olacak.
Değişik seçeneklerimiz vardı bu gece için. Davet edenler oldu ama Sinan evde geçirmek istedi.
Ben evde geçirmekten hiç hoşnut değildim bu yüzden de suratım çok asıktı.
Yemek bile hazırlamadım. Yattım uyudum, Duru uyuduğu sürece.
Uyandığımda Sinan lahmacun sipariş etmişti. Plastik tabaktan lahmacun yedik. :) :) :)
Sonra düşündüm, bugün bir daha geri gelmeyecek ve küçük kızımın ilk yılbaşı gecesi bu 
şekilde geçmemeli.
Bu düşünceyle, kalktım giyindim, kızımı da giydirdim. Benim yıllar önce hediye etmek üzere
örmeye başladığım pembe bir elbise vardı. Yarım olan bu elbiseyi kızım olacağını öğrendikten
sonra tamamladım. İşte kısa geçmişini anlattığım bu elbiseyi giydirdim kızıma,
ilk yıl başısının şerefine.
Sonra ona aldığım hediyeyi takdim ettim.
Hediye paketini açtı. İçinden çıkan kitabı gördü. Gözleri büyüdü şaşkınlıktan.
Sonra birer birer sayfalarını çevirip, ''pisi'',''pisi'' dedi. Sonra heyecanlandı ve sayfaları daha 
hızlı çevirip, ''pisi,pisi,pisi,pisi'' diye kendinden geçercesine konuşmaya başladı.
Bu görüntülerini videoya çektik. İzle izle gül bir durum oluştu.
Neyse ki sıkıcı bir yılbaşı akşamını güzel kızımın mutluluğu ve heyecanı ile neşeli bir hale
dönüştürmeyi başardık.

26 Aralık 2010 Pazar

Haftasonu halleri.2

Bugün Gonca nın bebek mevlüdü vardı.
Duru yu Sinan a bırakıp, gittim.
1,5 - 2 saat oturdum oradan annesine gittik.
Cts den dünya kadar yemeğim kaldı bitiremem dedi.
Ona gidip yemek yedik, sonra onu da alıp anneannemlere çaya gittik.
Eve geldik 9 gibi.
Banyo yapacaktık, sular kesikti.
Çoook tuhaf harala gürele bir hafta sonuydu.

25 Aralık 2010 Cumartesi

Haftasonu halleri

Bu hafta sonu yine çok yoğunuz.
Sinan ın ağabeyleri geldi Balıkesir den .
Annesi 2,5 aydır yoktu burada, İstanbul daydı o geldi diye onu görmeye geldiler.
Hem de abisinin doğum günüymüş.
Ayşen hafta rica etti ,sürpriz pasta ayarlar mısınız diye.
Bugün hep birlikte Kemeraltı na gittik.
Mina Bebe , Barış Bebe ye uğradık stok mama alacaktık.
Onlar da biraz alışveriş yapacaklarmış.
Sonra erkekler çocukları alıp eve döndüler ,annesine Sinan ın.
Biz de Ayşen le gezmeye devam ettik. Ykm falan.
Akşam da annesinde yemek yedik, pasta kestik.
Bugün de böyle geçtiiii gittiiii.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Oyuncaklar nereye

Çınar lara gittiğimiz akşam onlar da gördük. Derin in oyuncaklarını bir kutuya koymuşlar.
Orada Duru doldur boşalt çok keyif aldı diye biz de Duru nun oyuncaklarını banyo küvetinin 
içine koyduk.
Bazen oyuncaklarını çıkarıp, etrafa saçıyor, bazen O da küvetin içine girip, kendinden geçiyor.
Onu bir süre oyalıyor en azından bu uğraşlar.

18 Aralık 2010 Cumartesi

Arkadaşım Can

Bugün Bahar Hn ve oğlu Can geldiler.
Suzan Teyzesi kızımı çok özlediği için o da geldi.
Kızım Can gelecek diye güzel güzel elbiseler giydi :)
Can da Duru ya geliyor diye beyaz gömlek giymiş, yakışıklı olmuş.
Şaka bir yana ikisi de çok güzel, çok mutlulardı. Fotoğraflarında da anlaşılıyor zaten.
Ben Can a bayıldım walla.
Mıy mıy bir çocuk değil ne güzel.
Herkese gülücükler saçıyor, uyumlu.
Kalabalıkta büyüyen çocuklar böyle oluyor bence.
Yapayalnız bakıcıyla büyüyen çocuklar huysuz ve soğuk oluyor.
Ve anneye hafta sonu daha çok kapris yapıyor.
Biz gerçekten şanslıyız bu konuda.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Makarnaya giriş

Duru hafta sonu bizim biraz daha sakindi.
Ama alt dişlerinden biri daha pörtledi. Ondan rahatladı sanırım biraz.
Yine ishal başladı. Pişik yine gündeme gelince doktorun ishal için verdiği probiyotik damlayı 
verdim.
Vermiyordum kabız ederim çocuğu diye ama ben görmeye dayanamıyorum o pişikleri
Çocuğun canı kim bilir ne kadar acıyordur diye verdim.
İki gündür iyi şimdi.
İştahı da şöyle böyle idare ediyoruz işte.
Enteresan şeyler deneyince yiyiyor.
Mesela Pazar günü kıymalı yoğurtlu makarna yedirdim.
İlk deneyim diye midir bilmiyorum iştahla yedi.
Yani iştah  dediysem de 2 yemek kaşığına ne kadar makarna sığarsa!!!

8 Aralık 2010 Çarşamba

Ah bu dişler

Dün gece kabus gibiydi. Neredeyse yarım saatte bir uyandı. En son saat 4 te Sinan kucağına aldı.
Göbeğine yatırdı.
Öyle oturur vaziyette yattılar bizim yatakta.
Biz odasını ayıralım derken, çocuk hepten bizim yatağa alışacak.
Çok kötü yaa. Neler oluyor anlamıyorum. Gözleri kapalı inliyor resmen.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Doktor kontrolü

Sabahtan Duru yu doktora götürdük.
Hem genel kontrol hem de eğer iyiyse grip aşısının 2. Dozunu yaptıralım diye.
Ben 2 haftadır randevu almak için çarş.perş. aradığım için cts ye vermiyorlardı randevu.
Ben de en sonunda pazartesi sabah ilk randevuyu istedim. Yoksa 3 hafta gecikecekti.
Genel durumu iyiymiş. Sadece çok çok az kilo almış.2 ayda 300gr almış sadece.
Eee hiç bir şey yemiyor. Mümkün olsa sadece süt içecek.
Pişikleri için iyileştirici kremler verdi, hametan dan farklı olarak.
1 tanesi sadece sabah akşam birer kez kullanılıyor.10g lık bir küçücük tüp.
Bu tedavi amaçlı bir şeymiş.
Diğerini her alt açmadan sonra kullanabilirsiniz dedi.
Çinko içerikli bir şeymiş, diğerlerinden daha etkiliymiş.
İshali için de bir damla verdi ama sanki bu günlerde iyileşiyor gibi
,biraz daha bekleyeceğim onu vermek için.
Çocuğu bir de kabız yapmayalım.
Geceleri ağlayarak uyanıyoruz.
Ve eskiden uyanınca süt içiyor, susuyorduk.
Şimdi süt de içmiyoruz doğru dürüst, sadece ağlıyoruz.
Diş herhalde tek nedeni.
Başka ne olacak? Dün doktordaydık, her şey yolunda dedi.
Alt dişlerinden bir tanesi daha patlamış dedi, ben görmedim gerçi ama..

4 Aralık 2010 Cumartesi

Bazı küçük ilkler


Duru artık borazanından tek başına ses çıkarabiliyor. Üflemeyi öğrendi.
Özlem e gittik bugün. Kedilerin peşinden bıkmadan usanmadan pisi-pisi diye koşturdu.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Kasım ayı genel durumumuz

Geceleri 2 kez kalkıyor.
Bir saat 1.00-1.30 arası 
Bir de 4.00-4.30 arası 
Zaten termosa mama için kaynar su, başka bir sürahiye de kaynatılıp soğutulmuş su koyuyorum.
Biberonların içine de mamayı toz olarak koyuyorum.
Ağladığında hemen mutfağa koşup, sulandırıyorum.
Gece altını açmıyorum.
Annem söyledi bana.
Yatarken değiştiriyorum, bir de sabah işe giderken ya ben ,
Yada uyuyorsa ,uyandırmamak için ben çıktıktan sonra Sinan değiştiriyor.
Gece ilk zamanlar Sinan soba yakıyordu odada.
Ben de sadece battaniye örtüyordum.
Sonra şu soba işine bir son verelim dedim.
Şimdi yorgan örtüyorum.
Üzerinde kolsuz bodysi var, atlet niyetine, üzerinde de uzun kollu bir penye üst var.
Üzerine yorganın nevresimi buz gibi üşütmesin diye, penye battaniye ve bebek yorganı
örtüyorum.
Üstünü tamamen açmıyor. Kollarını dışarı çıkarıyor sadece.
Ama ben kendim ile kontrol ediyorum.
Ben de atlet ve uzun kollu  penye tshirtle yatıyorum.
Ve üzerime de yorgan ve battaniye örtüyorum.
Hatta ben kollarımı dışarı da çıkarmam yatarken.
Aslında battaniye fazla bu mevsimde ama,
Sinan ı da başka türlü yatıramıyoruz.
Mecburen böyle idare ediyoruz.

17 Kasım 2010 Çarşamba

Bir yorucu bayram işte

Pazartesi gecesi yola çıkınca ancak Salı günü yani bayramın 1.günü eve vardık ,
ve akşama kadar yattık, yorgunluktan.
Biz de anneanneye, babaanneye bayramın 2. günü gidebildik.
Ve aynı akşam Ankara dan yatılı misafirlerimiz geldi.
Koştura koştura hazırlanınca da her zaman yaptığımız o güzel yemekler biraz garip oldu. Neyse :)
Benim güzel kızım pembe kadife bir elbise giydi bayramın ilk gününde.
Akşam Özgür-Fatma ve Mert Efe de geldi ,ortak arkadaşlarımız oldukları için.
Duru çok fena. Zavallı Mert Efe nin eline aldığı her oyuncağı hemen çekip alıyor.
Her oyuncak için bu böyle devam ediyor.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Karabük e gidiyoruz biz

Bu akşam Karabük e gitmek üzere yola çıkıyoruz.
Gerçi Meltem bayram için İzmir e gelecek ama biz hem gidip, evini görmek,
hem de buradan onun eşyalarını götürmek istedik.
Duru ile uzun yolculuk zor olacak ama gece yolculuğu yaparak bu durumu egale etmeye 
çalışıyoruz.
Sütünü içip, uyursa yolda, sorun çıkmadan oraya ulaşabiliriz.
Gündüz koltukta oturtmak çok zor. Ne kucakta ne koltukta durmuyor, kucaktan inip, yürümeye çabalamak istiyor.
Ana kucağını değiştirdik ve oto koltuğu taktık.
Çünkü Duru debelene debelene yerinden oynatmış onu.
Sinan bir gün anneme giderken bir bakmış, Duru koltuğu ile birlikte yan duruyor.
Sinan bir eliyle koltuğu tutmuş bir eliyle araba kullanmış.
Duru Hn ın yeni oto koltuğundaki fotoğrafını görünce şaşkınlığını anlayabiliyoruz hemen.
Yolculuk iyiydi.
Gece yolculuğu olduğu için Duru uyudu. Sadece mama için uyandı aralarda.
Karabük te çok yorulduk.
Bu sabah vardık. Öğleye kadar uyuduk.
Cts –Pazar Meltem in eşyalarını alıp, kurmak ve yerleştirmekle geçti.
Sinan yorgunluktan öldü.
Pazar gecesi çıkacaktık yola ama gezemediğimiz için o gece de kaldık.
Pazartesi Safranbolu yu gezdik.
Hava çok güzeldi Allah tan .
Bir ceketle gezebildi, minik kuzum…
Safranbolu da kahvaltı yaptığımız yerde minik kızım mama sandalyesine oturup,
önüne koyduğumuz ekmek kırıklarını yedi.
Fotoğraflar çekildik hem kahvaltı masasında hem de oranın bahçesinde .
Duru cuğuma ayakkabı da giydirseydim,
daha iyi çıkacakmış fotoğraflar ama artık bu da böyle bir hatıra işte ne yapalım?
Safranbolu da bir mağarayı gezdik kızımla. Bulak Mencilis Mağarası.
Nasıl cesaret ettik o uzun merdivenleri kucağında çocukla çıkmayı bilmiyorum.
Ama yaptık ve iyi ki de yapmışız. Çok güzel fotoğraflar çekildik, Safranbolu nun türlü yerlerinde.
Kızım ilk uzun yolculuğunu başarı ile tamamladı. Çok şükür :)

6 Kasım 2010 Cumartesi

Duru ile gezmeye çalışmak

Bugün Duru yla Pınar ın bebeği Masal ın bebek mevlüdüne gittik.
Akşam Manisa dan arkadaşımız misafirimiz olacağı için annem  Cuma dan geldi. 
Kız gelecek diye sabah 6.30 da kalktım
Mutfağa daldım
Annemi Cuma dan çağırdım ki sabah Duru yu tutsun diye
O Duru yu tutarken ben mutfaktaydım, Sinan da evi toparladı
Koştur koştur, toz al, banyoyu yıka, lavaboları fırçala.
Fön çek, giyin, çocuğu giydir evden çık.
Oradan çık koşarak eve gel.
Börek yap.
Duru bugün  mavi elbisesini ve taşlı-pullu bolerosunu giydi.
Minik kuzu tam mevlüt ün ortasında
Burada ifade edemediğim, ama dudaklarının arasında tükürükler saçtığı gürültülü bir ses çıkardı.
Pııırffff,pırrfff gibi bir ses.
Herkes gülmemek için zor tuttu kendini.
Salondan nasıl çıkaracağımı bilemedim.
Yeni öğrendi bunu.
Sıkılıp, sinirlendiğinde yapıyor.
Dudaklarını öne uzatıp, böyle ses çıkarıyor.
Mevlüt sonrasında benim minik kızım  dolmalardan yedi iştahla.
Bu arada eve kızla birlikte girdim, yolda buluştuk
Özgür ve Fatma da geldi akşam
Duru ve Mert Efe nin bol bol fotoğrafı var o güne dair.

31 Ekim 2010 Pazar

Duru alışverişte

Duru ilk kez Kipa alışveriş sepetine oturduuu.
Ayaklarını sallaya sallaya dolaştı markette.
Henüz dengede duramadığı için babacık ve ben ona destek olduk.
Ama hiç fotoğraf çekmemişiz bu sahneyi. Çok yazık!! :(
Bir süre sonra sıkıldı ve arabanın kenarlarını ısırmaya başladı. Kasaya ulaşınca eline, aldığımız
vanilya paketini tutuşturduk. Eve dönünceye kadar o paketi kemirdi. :)


**Duru, Hüseyin Abi lerin Duru ya aldığı at ile deliler gibi oynuyor. Videoya çektik. Çok komik :)
 

25 Ekim 2010 Pazartesi

Yorucu bir haftasonu

Hafta sonları çok ama çok yorucu..
Duru yla zaman geçirmek için hiçbir iş yapmamam gerekiyor.
Bir süre öyle yapıyorum bu kez ev yaşanılır bir yer olmaktan çıkıyor
Sinan a emanet edip evi toparlamaya kalkışıyorum,
Mutfaktan çıkamıyorum bu seferde, makinayı boşalt yerleştir ,o , bu derken gün bitip gidiyor.
Kendim için tek bir şey yapmıyorum. Aynı yani durumumuz bütün çalışan annelerle.
Ev dağınık olunca, pis olunca insan çok gergin oluyor.
Ama değişmek zorundayız.
Olduğu kadar olsun…Gerçekten…
Ayrıca çok çok hassas da davranmamalıyız, mikroplardan çok uzak steril bir ortam hazırlamak,
çocuğa yarardan çok zarar getirir.
Biraz mikropla da tanışması lazım.
Ben artık her gece sterilizatör çalıştırmıyorum.
Fırsat buldukça, eve erken gelince çalıştırıyorum.
Bu konuda çok ciddiyim.
Cumartesi günü, Ömrüm, Gönül, Ayşe geldi.
Onlar gittikten sonra da akşamına Sinan ın arkadaşı vardı ya Özgür-Fatma onlar geldi.
Onlar dinlenmemi sağlıyorlar aslında.
Çünkü onların da durumu bizden farklı değil,
Çocukla debeleniyoruz birlikte olunca,
Dönüşümlü çay içiyoruz falan
Ama aynı durumda başkaları olduğunu bilmek insanı biraz olsun rahatlatıyor.
Duru da çok mız mız..
Üst dişleri çıkıyor diye düşünüyorum.
Yani umarım öyledir.
Hiçbir şey yemiyor.
Dün ben de inat ettim.
Sen çorba yemezsen, kaşık maması yemezsen bende sana süt vermiyorum dedim.
En son 15.30 a kadar dayanabildim.
Açlıktan kriz geçirdi, ağlaya ağlaya helak oldu.
Dayanamadım verdim yine sütünü.
Nasıl olacak bilmiyorum, umarım geçici bir durumdur.
Bu  hafta sonu mızmızlık olayı.
Anneye naz da olabilir.
Hep anlatırlardı ama ben artık bariz görebiliyorum farkı.
İçerde babasıyla mutlu mesut oynarken, koridordan ben geçiyorum.
Görünce ağlamaya başlıyor.
Klasik anneye naz olayı sanırım.

15 Ekim 2010 Cuma

Büyümeye çalışıyoruz biz

Bu günlerde ayakta dururken elinin birini bırakıp düşmeden dengede kalmaya çalışıyor.
Ellerini bırakmazsa eğer park yatağının içinde tutunarak dört bir yanında dolaşabiliyor.
İştahı çoook azaldı. Sanırım artık üst dişler geliyor.
Bu akşam evimize erken geldik anneanneden. Minik kızımla oynamak için vakit bulduk.
Kızıma sağ el-sol el şarkısını söyledim. Ben ellerimle 1-2-3-4-5 diye sayarken ,kızım da
ellerini kaldırıp, parmaklarına sanki ilk kez görüyormuş gibi şaşkın ve meraklı baktı.